HİMMET KARATAŞ

Bir Varmış Bir Yokmuş

HİMMET KARATAŞ - Bir Varmış Bir Yokmuş

Niçin Masal*

“Hayal gücü bilgiden daha önemlidir”                                                                                  Einstein

Önce masal vardı.

Sonra yaşandı her şey.

Bir Anka kuşunun kanatlarında uçup giderken çocukluğumuz, eski bir düş gibi öylece kaldık hayatın ortasında. Aramaklı gözlerle geçtik sokaklardan. Yorgun bir günün sonunda, akşam karaltısıyla buğulu bir pencereden bir ses duysak:

“Bir varmış, bir yokmuş,

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,

Pireler berber iken, develer tellal iken…”

Nasıl bir rüzgâr geçer içimizden, külleri Kaf Dağına kadar savrulan?

Hangimiz yolu çocukluğuna çıktığında,  bir masal anısıyla karşılaşmaz?

Katlanmış yorganların naftalin kokan ağırlığı bile uçar giderdi pencereden. Kanatlanan yüreğimiz köyden uzaklara uçar, harman yerlerine konaklardı. Nerde bir büyük ağaç görsek kovuğundan bir Keloğlan çıkacaktı, ya da bir kurt; gözlerinde son kıştan kalma bir ayazla karşımıza dikiliverecekti. Ya da ninemizin o mavi çaydanlığı, kömürde demlenirken çıkan buhar acaba gökyüzüne çıkıp  “dile benden ne dilersen!” mi diyecekti?

Masallarla iç içe geçen çocukluğumuzda , daha sonra kaşımıza çıkacak her türlü güçlüğü yenecek kadar güçlendik aslında. Hayal kurduk, gerçekler elimizde kaldı.

Masalların yüksek raflara kaldırıldığında ise yorucudur çoğu zaman günlük hayat…

Şairin dediği gibi “insan bir akşamüstü ansızın yorulur.”

“Bana bir masal anlat baba” sesiyle dalar derin denizlere…

Yani masal, dört duvar arasında küçük bir pencereden görünen mavi gökyüzü gibi umut ışığıdır.

İnsanoğlu binlerce yıldır yaşadığı dünyanın dışında başka bir hayatın varlığını düşlemiştir. O başka hayat belki de olmazların olduğu o düşler ülkesidir. Yani masallardır. Doğuştan iyi ve dürüst olan insanoğlu bu hazineyi büyüdükçe kaybetme tehlikesiyle karşılaşır. Ve her yanılgıda biraz daha sarılır masallara. Çünkü orada er geç iyiler kazanır. Bu yüzden günlük hayatta karşılaştığı güçlükleri, iyilikleri, kötülükleri kendinden sonraki nesillere masallarla anlatmayı seçmiş bir toplumun ferdi olarak ezberimizde bir kaç masal vardır.

Hayatımızı kolaylaştıran, insanlığa çağ atlatan bütün buluşlar, bilim ve teknolojideki ilerlemeler hep hayal edilenlerden elde kalanlar değil midir? Herkes tarafından kabul gören bir görüş de bütün hakikatlerin hayallerin artığı olduğudur.

Dünyamız hızla değişiyor ve dönüşüyorken “ bilgi ” neredeyse yerini hayal gücüne bırakmıştır. Hayal gücümüzün en etkin olduğu dönemde çocukluk dönemi ve masal çağıdır. İşte bu yüzden masal deyip geçemeyiz. Teknolojik kuşatma altında çocukların hayal kurma, kendi yeteneklerini keşfetme hakları da tehdit altındadır. Masal dünyası çocuğun içsel dünyasına hitap ettiğinden bu dünya çocuğa zevkli ve cazip gelir. Çocuk bir anda kendini masal dünyasında bulur ve orada yaşamaya başlar. Masal kahramanları ile kolaylıkla  özdeşim kurabilen çocuk daha çok iyiliğe meyilli bir kişilik geliştirir.  Bu başlangıç gelecek için büyük bir adımdır. Masal ile çocuk kendini anlamaya, başkalarına saygı ve sevgi duymaya, empati kurmaya başlar. Bu nedenle çocuk ve masal ilişkisi önemlidir. Masallar aynı zamanda çocuğun ana dilinin gelişimi için de zengin fırsatlar tanır. Atasözleri, deyimler, ikilemeler, uyaklar, benzetmeler gibi dilin incelikleriyle donanmış zengin masallar, çocuğun ana dilinin ve hayal gücünün gelişimini sağlar. Ayrıca kelime hazinesini geliştirir, dinleme-anlama becerisine katkıda bulunur, olaylara farklı açılardan bakmayı öğreterek yaratıcılığı ve merak duygusunu geliştirir. Kendini ifade edebilme becerisi gelişir. Okuduklarını, dinlediklerini yorumlayabilme ve analitik düşünme gücü gelişir. İleride gelecek akademik ve bireysel başarıların temeli atılmış olur böylece. Masal mutlaka çocuk gelişiminin her evresinde olması gereken önemli bir araçtır. Günümüzde çocuklar, ailede ve çevrede sürekli olarak telefon, tablet kullanma baskısıyla karşı karşıyadır. Çevresindekileri öyle görmektedir. Geleceğimizi tehdit eden obezite kadar tehlikeli bir durumdur bu. İlk yapılacak iş, çocuğun en sevdiği şey, oyun ve hayal gücü çalışmalarıdır. Büyük insanlar çocukluk dönemlerine bakıldığında, yoksulluğu, zorlukları en yalın şekliyle yaşadıkları görülür. İmkansızlıklar içinden bir dev gibi yükselirler. Çünkü hayal güçleri de o ölçüde gelişmiştir.

Kontrollü, dijital bir hayattan, bağımsız; kendi içinde sınırsız bir yolculuğun dünyası masal ile mümkündür.  Hayat boşluğu sevmez. Çocukluk çağında masallarla büyümüş bireyler üstün empati ve hayal güçleriyle içinde bulundukları ortamlarda hep öne çıkarlar. İş ve sosyal hayatları başarılarla dolu olmaya adaydır. Neden mi? Çünkü hayallerinin peşinde, kendisiyle barışık ve toplumsal değerleri küçüklüğünden özümsemiş kişilere bir bakın… Öyleyse Milli Eğitim bakanlığımızın son yıllarda  “Gerçek, masalla inşa edilir; gerçek, hayalle inşa edilir.”diyerek başlatmış olduğu Anadolu Masalları Projesiyle tekrar öze dönüş, kendi hazinelerimizin keşfi yolculuğu çok anlamlıdır.

Himmet KARATAŞ