HİMMET KARATAŞ

Bir Varmış Bir Yokmuş

HİMMET KARATAŞ - Bir Varmış Bir Yokmuş

Yine Gel Nisan

Nisan’ı sevmeyen var mıdır?
Kış boyu içimizde saklanan ‘yeniden doğuş’ müjdesinin güneşle buluştuğu Nisan’ı?
Yağmurun bir başka güzelliğe büründüğü, her damlasında menekşeler, gelincikler için hayat öpücüğü taşıyan Nisan yağmurlarını sevmeyen var mıdır?

Aylardan Nisan’sa dağ taş yeniden doğuşun simgesi kesiliverir.
-Öyle değil mi?-

Hangi boşluğa baksanız sarı kömeçli beyaz papatyalar, kırmızı gelincikler ve rengârenk menekşeler doldurur gözlerinizi. Evlerin bahçelerinde güller sarmaşıklara karışmıştır. Kelebek olup uçmak, çocuk olup koşmak istersiniz.

Yaşı kaç olursa olsun Nisan boyunca gençtir her insan.
İçindeki sonsuzluk özlemi bir kez daha gerçeğe dönmüştür çünkü. Kuru, cılız dalları kuşatan gümrah yapraklar, taşların göğsünde açan kır çiçekleri hep bir ağızdan diriliş türküsü söylerken;“Ölüm âsûde bir bahar ülkesidir rinde” demiş olmalı şair isabetle…

Tıpkı hayat gibi şaşırtır bizi Nisan. Ansızın yağmurla yakalar kaldırımda güpegündüz. Tatlı bir telaşa karışır şehirler, dağ rüzgârıyla esenlenir. Bir çocuk gibi karşılar telaşımızı gökyüzü. Gülse güneş, ağlasa yağmur düşer üstümüze…

Yağmur yağıyorsa eğer açacak çiçekleri vardır yeryüzünün…
Toprak kokusuyla harmanlanıp çiçeklensin diye hayatımız, ıslanırız usul usul yağmurda.
Gökyüzü vuslatın gözlerdeki aynası olmuştur. Sevinç gözyaşları gibi yağar gökten yağmur. Belki bu yüzden daha çok severiz Nisan yağmurlarını. Yerin ve göğün sevinç çığlıklarından başka ne olabilir çakan şimşekler? İki ezeli sevgili; yer ve gök Nisan’da kavuşurlar adeta. Yer, çiçeklerle dile getirir aşkını… Gök, onları besleyip büyütecek yağmurla…

Yağmurla gelmişti Nisan… Yine yağmurlu günlerle gitti başka baharlara.
Yeryüzünün baharı bekleyen başka kıyılarına gitti.
Gitti, geleceğini müjdeleyerek!

Himmet Karataş