Geçtiğimiz yıllarda güzel bir papağan resminin altında “Ezber bozuldu” yazan afişler asıldı okullara. Gerçekten de eğitimde “ezber bozan müfredatlar” uygulamaya konuldu. Fakat hala ezberimizde olan bir uygulamanın yanlışlığı üzerinde durmakta fayda var: Tek tip kıyafet!
Modern dünya çoktan terk etti ama ülkemizde ilköğretim öğrencileri yaz dönemi uygulamaları hariç hâlâ önlük giymek zorundalar.
Eğitimde kıyafet serbestliğine karşı olanlar; “Türkiye gibi, sosyal katmanları arasında farklılıklar olan bir ülkede, kıyafet serbestîsinin çocuk psikolojisi üstünde olumsuz sonuçlar doğurduğuna” inanırlar. Onlara göre “çocuklar arasında birbirine karşı oluşacak imrenme ve bir takım şeylerden yoksun olmak, çocuk psikolojisini etkileyecektir.” Bu ve benzer mazeretlerle bugüne dek geldik…
Aynı mahallede birlikte yaşayan ve aynı okula giden öğrenciler birbirlerine karşı neden bir imrenme duygusu beslesinler? İlk defa okulda karşılaşmıyorlar ki? Üstelik adrese dayalı kayıt sistemiyle bu durum daha da netleşti.
Bir diğer husus ise önlük veya okul formalarının velilere yüklediği maliyettir. Günlük yaşam ihtiyaçları dışında ayrıca okul için kıyafet almak, velilere ekonomik anlamda bir yük getirmektedir. Her yıl yaklaşık on beş milyon ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisinin ders başı yaptığı hangi ülkede okul kıyafetleri bir sektör haline gelmez?
ÖNLÜĞÜN PSİKOLOJİK ETKİSİ
Çocuk psikolojisini etkilediği doğrudur. Ancak şu şekilde: “Okul, neden beni sevdiğim bir kıyafetle kabul etmiyor?” Bu sorunun karşılığı çocukta ‘okulu sevmeme’ duygusunu körüklemez mi? Nitekim serbest kıyafet uygulanan pilot (Eskişehir) okullarda devamsızlıkta belirgin bir düşme gözlenmiştir. Sokakta veya evde kendi tercih ettiği bir kıyafeti giyen çocuk, o renkli dünyasını bir anda silen, diğerlerinden farksızlaştıran önlüğü sevmiyor. Bunu veliler ve eğitim çalışanları her gün gözlemlemektedirler… Öğrenci okula önlükle gitmemek için yalan söylemeye itilmektedir.
İnsan kendine yakışan ve rahat ettiği bir kıyafeti giymek ister. Psikologlar bir gün içinde birkaç defa kıyafet değiştirmenin “verimlilik ve ruh sağlığı” açısından gerekliliğini vurgulamaktadır. O unutulmaz bayram sevinçlerinin en büyük paydası yeni giyilen bir kıyafettir.
İlköğretim çağı, çocuklar için oldukça hareketli bir dönemi kapsar. Öğrencilerin sivil kıyafetle girebildikleri tek ders olan “Beden Eğitimi”ni çok sevmelerinin altında sadece top oynama isteği mi vardır? Öyle olsa bile bizim diğer derslerin müfredatında bir geliştirmeye gitmemiz gerekmez mi? Okulun veya Milli Eğitim Bakanlığının asıl amacı öğrenciye okulu sevdirmek değil midir? Tüm dünyası “rengârenk hayaller” ve “sevgi” olan bir çocuk; sevmediği bir dersten veya okuldan ne alabilir?
Çocuklar için herhangi bir konuda kendilerinin karar vermesi çok önemlidir. Bu,”ben varım” mücadelesinden kaynaklanır. Çocuklar belli bir yaşa kadar kendi varlıklarını çevresine ispatlama kaygısındadırlar. Yetişkinlerin bu durumlarda takındıkları tutum onların kişilik gelişimi için son derece önemlidir. Pedagoglara göre, ikiz çocuklara bile aynı kıyafetlerin giydirilmesi kişilik gelişimini olumsuz etkilemektedir. O halde tüm sınıfa aynı önlüğü giydirmenin nasıl olumlu bir sonucu olabilir?
Nerede ne giyeceğine asla değiştirilemez şekilde başkaları tarafından karar verildikçe, çocuğun kendi özgüveni sarsılacak ve “aslında ben bir hiçim” diyecektir. Bu değersizlik duygusu ileri yıllarda sosyal yaşamında sağlıklı ilişkiler kurmasını da engelleyecektir.
Tek tip kıyafet (forma) eski doğu bloku ülkelerinde uzun yıllar uygulanan, gelişmiş Avrupa ülkelerinde ise çoktan terk edilen bir uygulamadır… Çünkü tek tip kıyafet uygulamasının “ülkedeki insan kaynağının hedeflenen yönde gelişimine hiç bir katkı sağlamadığı anlaşılmıştır.”
AMAÇ EŞİTSİZLİĞİ GİZLEMEK DEĞİL
Edilgen, itaat eden, araştırmayan ve sorgulamayan bir insan tipinin temelini atmış oluyoruz tek tip kıyafetle…
Yeni ilköğretim müfredatında öğrencilere ‘proje’ ödevleri veriliyor. Amaç; araştırma yapması, kendini geliştirmesi ve yine kendini ifade edebilmesidir. Daha baştan diğerlerinden farkı olmadığını düşünen bir öğrenci, gerçekte de gördüğümüz gibi bu tür ödevleri “angarya” olarak değerlendirecektir. Bir buluş yapılacaksa, kendine kıyafeti ve müfredatı seçen otorite yapacaktır ona göre… O sadece kurallara uyacak, ödevini yapacak ve dersini iyi dinleyecektir. Görüldüğü gibi tek tip kıyafet uygulamasının eğitim sistemimizin önünü açıcı hiç bir etkisi yoktur. Aksine öğrencileri önemsizleştirerek bireysel yeteneklerini köreltici bir etkiye sahiptir. “Birey olma” sürecine de olumlu bir katkısı yoktur.
Bütün bunlara rağmen “neden önlük?” sorusuna bile net bir cevap bulmak artık imkânsız hale gelmiştir. Tek tip kıyafetteki amaç, öğrenciler arasındaki sosyal eşitsizliği gizlemek olamaz. Zaten eğitimle onları sosyalleştirmeyi amaçlamıyor muyuz? Sosyal hayatta hepimizin kıyafeti Brezilya dizilerindeki oyuncuların kıyafetleri gibi mi? Sosyal hayattaki ve bireyler arasındaki “farklılığı” nereye kadar gizleyebilirsiniz? Bu anlayışın çağdaş eğitimle uzaktan yakından alakası yoktur. Yoksa “çocuklar üzerini kirletince velilere yük olmasın” mı diyoruz? Elle tutulur hangi bahanesi vardır önlükte ısrar etmenin?
Küçülen dünya bize değişmemizi buyuruyor. Bir ülkenin geleceğinin en iyi göstergesi insana yaptığı yatırımdır. Çağdaş, güçlü ve tarihe yön veren bir Türkiye özlemindeysek ilk adımı çocuklarımızın eğitimiyle atabiliriz.
https://www.yenisafak.com/yerel/goruntude-esitlik-icerikte-itaat-138269
( Bu makale Yeni Şafak gazetesinin 6 Eylül 2008 tarihli baskısında yayımlanmıştır.)