HİMMET KARATAŞ

Bir Varmış Bir Yokmuş

HİMMET KARATAŞ - Bir Varmış Bir Yokmuş

Kuşların Öyküsü

kırılgan kuşlar vardı tarih

şeritlerinden yansımalarla çoğalan

kendilerine dünya haritasında

çorak bir plato seçen

kırılgan kuşlar ki

kanatlarında taşırlardı hep

mavi bir uçuşun

vadilerdeki yankısını

 

ve kuşlar vuruldular

sisli su kenarlarında

kırılgan tarih şeritlerini

saydam bir tabakayla kuşatan

kuşlar

 

Himmet Karataş

(Yedi İklim, Temmuz 1998)

 

Tanpınar Edebiyat ödülleri sahiplerini buldu

KEPEZ Belediyesi’nin, masal türünde bu yıl 5’incisini düzenlediği Ahmet Hamdi Tanpınar Ulusal Edebiyat Yarışması’nın ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl çocuk, doğa ve hayvan temasında düzenlenen edebiyat yarışmasının  ödül törenine Kepez Kaymakamı Hamdullah Suphi Özgödek, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ve edebiyata gönül vermiş çok sayıda usta isim katıldı.Başkan Tütüncü yarışmada görev alan jüri üyelerine çiçek, dereceye girenlere de ödüllerini takdim etti. 5. Ahmet Hamdi Tanpınar yarışmasında birinci Serkan Erden, ikinci İbrahim Şaşma, üçüncü Himmet Karataş oldu. Başkan Tütüncü, dereceye giren ilk 20 eserin yer aldığı ‘Zaman Zaman İçinde’ adlı kitabı imzaladı. 01.06.2019

Pencereden bahar geldi

Bütün resimlerin gerçekliği tartışılırken… Toprak kabarıyor .

Reklam arası bir nefes alıyor hayat.

Gri bir gökyüzüne dönüyor albümler. Çocukluğunu ararken bir ağaç

Ha yağdı ha yağacak yağmur! Bir telaş kasırgası geçiyor kaldırımdan.

Bir güzel uyanacak yeryüzü uzun ve beyaz uykusundan.

Uyanacak, yüzyıllık masalları ocak başlarında bırakarak

Bütün canlılar –  börtü böcek – tebessüme duracak

Bahar geliyor!

Bundan güzel muştu olur mu yeryüzünde?

Yağmur, nazlı bir gelin gibi mi getirir baharı?

Bütün mahalle çocuklarıyla beraber dizilsek yollarına

Güzelliğinden bir parça olsun dağıtır mı bizlere?

 

Yeryüzü uykusundan uyanmış. Ayakta karşılıyor baharı

O çok uzaklardan gelmiş olmalı. Simurg’un ülkesinden…

Bekleyenleri olduğunu görünce unutuveriyor yorgunluğunu.

Leylak kokan ellerini dağıtıyor bütün yolculara.

Çocuklara da biraz yağmur… Çikolata tadında.

Herkes büyülü bir güzelliğe bürünüyor. Bu hoşuna gidiyor insanların

Durakta bekleyenler vazgeçiyorlar tramvaya binmekten.

İşe gitmekten, çekiç sallamaktan, kaporta boyamaktan…

Bankalar arası işlemlere ara veriliyor.

Çayını tazeliyor makinist. Boynundan bir gevşeme yayılıyor tüm bedenine

Kalabalığı kontrol edemiyor şehrin asayiş sorumluları.

“ Bu izinsiz bir gösteridir! ” diyor memur. “ Dağılın! ”

Herkes gökyüzüne bakıyor…Bir de ağaçlara.

Tepeden tırnağa hayrete bürünmüş ağaçlar

Sevinç şarkıları söylüyor rüzgâra.

“ Yağmur yağacak! ” diyor kalabalık hep bir ağızdan.

“ Bahar geliyor! ”

Paneller, konferanslar ve konserler düzenleniyor bir çırpıda.

“ Bahar ” temalı kitaplar imzalanıyor.

Baharın adsız kahramanları çocuklar ve kuzular, bir dere kenarında toplanıyorlar. Bir dostluk bildirisi çıkıyor bu toplantıdan.

Artık suyu bulandırmıyor kurt. Kuzulara beyaz bir bayrak oluyor gölgesi.

Birdenbire açıyor gelincikler, papatyalar,  laleler ve sümbüller…

“ Baharın belirtileri ” işleniyor Hayat Bilgisinde.

Ve bütün şehir leylak kokuyor zil çalınca.

Zil çalınca çiçeğe duruyor badem ağaçları.

Dalgalar kıyılara aşkla çarpıyor.

Dalgalara karışıp büyüyor umutlar.

 

Bir ressam penceresinden fark ediyor baharı.

Fırlatıyor tuvalini pencereden, fularını çözüp asıyor tavana.

Resmini tamamlamıyor! Vazgeçiyor hayallerinden.

Bütün renklerini terk ederek gelincik tarlalarına yürüyor ressam.

Kırmızılar çoğalıyor gözlerinde…

Asla çizemediği bu resmin tam ortasında ölmek istiyor.

Eli kulağına gitmiyor, kulağını bulamıyor ressam!

Koşuyor gözleriyle gök kuşağının altına!

Sonra uçuyor gözleri kanaryalar ve kelebeklerle…

 

Bütün gazeteler ‘bahar nedeniyle çıkmıyoruz’ diye yazıyorlar

‘Bahar insanlık için de gelir aynı zamanda.’

Baharı unutturacak bir gündem maddesi bulunamıyor nihayetinde

Geçtiği her yüreği bir çiçek tarlasına dönüştüren baharı…

Konya, Nisan  1994 ( Yedi İklim )